Tarihçemiz

Tarihi:
1299 Yılında Osmanlı
Beyliği Domaniç'te kurulduktan sonra Bursa'yı ele geçirmek için Bursa çevresini
kuşatan bir dağılma politikası gütmüştür. Bunun doğal sonucu olarak Aynı
Beylikten 3 akraba Ak oğlanlar şanıyla yerleşmek amacıyla şu an üzerinde
bulunduğumuz alana gelip ikisi büyük mahalleye, diğeri de türbe mahallesine
yerleşmişlerdir. O zamanki Ak oğlanlar Yörük olmaları hasebiyle hayvancılıkla
uğraşmışlardır. Hatta günümüzde Yörüklerin yayla yerleri orijinal isimleriyle
mevcuttur. Bunlar: Kışlabaşı, Yayla arası ve yoğurt çalma anlamına gelen
Çalçaklar'dır.
Köyümüz
kurulalı 700 sene olmuştur. Köyümüzde geçmişin izlerini taşıyan tarihi eserler
vardır. Bunlar: Küçük Mahalle Türbe Dedesi, Büyük Mahallede Yaren dedesi, Eski
yaya Harmancık yolu üzerinde Sülemiş Dedesi ve Çatalsöğüt Yolu üzerinde Delikli
Kaya mevcuttur.
Küçük
mahallede bulunan fidan ana türbesine uzak ve yakın çevreden ziyaretçiler
gelmektedir:
Büyük
mahallede Yaren dedesi ise iki ermişin buluşup konuştuğu mekandır: Çanakkale
Savaşı şehit olmuştur.
köyümüzdeki aşağı yukarı her haneden bir kişi sehit olmuştur. Bu
yönüyle köyümüzün yurt müdafaasında katkısı büyüktür. Hepsinin ruhlan şad
olsun.
Köyün tarihi çok eskidir. Yunanların daha önceleri yaşadığı bilinmektedir ve köyün küçük mahallesinde bulunan çeşmenin 1346 yılına ait olması ve derede bulunan DELİKLİKAYA adlı kaya bunu en güzel şekilde doğrulamaktadır. DELİKLİKAYA sığınak olarak yunanlılar tarafından inşa edilen yapıdır ama üzerinde bulunan suyun çok kireçli olması nedeniyle akar durumda olan su yapıyı tamamen kaya durumuna getirmiş odaları bir mağarayı anımsatmaktadır kayanın şuan ki boyu 15 metredir genişliği 52 metredir içinde iki tane siper odası vardır bir cephe dedireni sağını ve karşısını diğer cephede solunu ve karşısını görür ama şuanda mağara görüntüsündedir kaya dere yamacında KARTAL kafasını andıran bir görünümdedir. Bu köy tarihteki savaşlara ortaklık eden nadide köylerden biridir. Çanakkale savaşlarında 20 kişilik askeri birliğin gidip bir daha dönmemesi bunu anlatmaktadır ve köy halkı savaşlardan çok darbe almıştır. HEM GENCİ HEM İHTİYARIYLA HEM KADINI HEM DE ADAMIYLA. Köyün ilk adı AKOĞLAN dır dır. Köy YÖRÜK köyüdür. Şuanda bilinen halkın çoğu köyde bulunma yılları 300 yılı geçmez. Bu 300 yılın en eskisi ÇOBANAGALARDIR. Köyde TÜRBELER VE YATIRLARDA fark edilecek kadar fazladır.
Kültür
KÖYÜN GELENEGİ HER YIL DÜZENLİ OLARAK YAPILAN KÖY HALKINDAN
KÖYDE İKAMET ETMEYEN AMA KÖKÜ AKALAN KÖYÜNE AİT OLAN BİREYLERİN GELMESİ İLE
YILIN HAZİRAN AYININ İKİNCİ HAFTASI YAPILAN BİR BULUŞMA CEMİYETİDİR. KÖY
GENÇLERİ TARAFINDAN YEMEKLER DAĞITILIR DUALAR EDİLİR VE BİTER. YEMEKLERİ İSE
TİRİTVE KEŞKEKTİR.
- TİRİT: Hamur açılıp içine ceviz ezmesi
konulur ve mantı şeklinde ama biraz iri olacak şekilde kapatılır üzerine
tere yağ sürülüp fırında pişirilir. Sonra haşlanmış tavuk suyu ve eti
üzerine serilir yemek hazırlanışı biter.
- KEŞKEK: Şu anki adi mısır ve buğday
kırmasıdır içine çeşitli nohut mısır buğday fasulye kırmalarıyla yapılan
lezzetli bir yemektir
Bursa iline 108 km, Harmancık ilçesine 17 km
uzaklıktadır. köye harmancıktan Keles yoluna doğru yönelip sapmadan
kılavuzlar,yayabaşı,nalbant,hoban danişment köylerinden sonra sola saparak
varılır.
İklim
Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir.
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. ama yer
altı kaynağı bakımından MERMER var olan topraklara sahiptir.
Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte
köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.
Seçildikleri
yıllara göre köy muhtarları:
2019-Ahmet Çoban
2016- Ahmet Çoban
2015- Ali Çoban
2012- Ali Çoban
2008 - Ali Çoban
2004
- Osman Nuri çoban
1999
- Osman Nuri çoban
1994
- Osman Nuri çoban
1989
- Ahmet kahraman
1984
-Ahmet kahraman
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme
suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT
acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı
sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır
MİLLİ MÜCADELEDE DAĞ YÖRESİNİN İKİ
NAMLI EFESİ CANİB EFE VE SADETTİN EFE
Canip Efe
Canip Efe, Milli Mücadele
yıllarında Dağ Yöresi'nde Yunanlılarla mücadele eden namlı efelerden biridir.
Harmancık’a bağlı ‘Harmancık Akalan’ köyündendir.
1883 Harmancık Akalan
doğumlu olan Efe,1970 yılında da vefat etmiştir.Gulfaloğulları sülalesinden
olup babasının adı Hüseyin’dir.
Bir zamanlar onu
tanımayanlar için “Canip Efe’yi de bilmeyen varmış" denilmiştir.
CANİP EFE
Canip Efe, Çanakkale ve
Romanya cephelerinde askerlik yapmış, Romanya cephesinde göğsünden yaralanmıştır.
I.Dünya Savaşı sonrasında 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes
Antlaşmasına göre Osmanlı Ordusu’nun dağıtılmasıyla birlikte köyüne dönmüş ve
köyde muhtarlık yapmaya başlamıştır.
Yunanlılar köye geldiği
sırada Canip, köy muhtarıdır. Harmancık ve köylerinin Yunan işgaline girmesiyle
birlikte ne yapacaklarını şaşıran köylülerin bir kısmı köyün yakınlarında
bulunan Kaplan Dağı’na sığınmışlardır.
Bir Yunan birliğinin
Engüre’ de(Çatal söğüt) konakladığı bir sırada iki Yunan askeri de
Harmancık-Akalan köyüne anafor toplamaya gelir. Bu iki Yunan askeri, köy
korucusuna “Bize muhtarı bul gel“ derler. Muhtar Canip de gelen bu iki Yunan askeri
ile el kol hareketleriyle konuşup anlaşmaya çalışır. Yunan askerlerinin
istediği iki kadındır. Muhtar Canip ise bu rezil istek üzerine ; “Bu mümkün değil, biz Müslüman ve
Türk’üz" der. Yunan askeri de bu sefer “O zaman bize para bul, para getir”
dediklerinde muhtar Canip; “Para da yok” der. İyice kızan bu iki Yunan askeri,
süngüleri takıp muhtar Canip’e saldırırlar. Yapılan bu saldırıda Canip’in aralı
donu süngü darbesiyle yırtılır. Muhtar Canip, işin tehlikeli olduğunu anlayınca
“Durun size iki kadın bulacağım!” diyerek Yunan askerlerini peşine takarak
Kamil Ağa’nın evinden yukarıya doğru yürümeye başlar.
Muhtar Canip, bu arada göz
ucuyla askerleri ve silahlarını süzer, tüfeklerin omuzda asılı olduğunu görür
ve “Aha işte burada iki kadın var!” diyerek bir kapıyı aralar ve askerlerin
içeriye girmesiyle de oradan kaçmayı başarır. Yunan askerleri arkasından ateş
etseler de vurmayı başaramazlar.
Biraz korku biraz da
endişeyle muhtar Canip, koşarak kendisini Tepecik bağlarına, haşhaş
balyalarının içine atar. Bu arada olayı duyan köylülerden birkaç kimse yanına
gelir, Canip de gelen köylülere durumu anlatarak çaresizlikten sinirinden
ağlamaya başlar.
Bu arada da iki Yunan askeri,
girdikleri evleri soyarak, Molla Ahmet’in evinde bal küpeciğinden de bal yiyerek
“Çatal Dal” istikametine doğru yürümeye başlarlar.
Tam bu sırada köyden
Mustafa Dayı da kızıyla birlikte köye gelmektedir. Bunu gören iki Yunan askeri,
kızı zorla alıp götürmek ister.Kızının göz göre kolundan sürüklenerek elinden
alınması üzerine Mustafa Dayı “Yetişin din gardaşlarım,yardım eden yok mu!”
diyerek feryat etmeye başlar.Feryatlar üzerine Yunan askerleri kızı bırakıp
giderler.
Bu olay üzerine muhtar
Canip,yanındakilere,evinin merdiveninin altında saklı duran sandıktaki
mavzerleri çıkarmalarını söyler.Sandıktan 7 adet mavzer çıkartılır.Canip,
mavzerleri yanındakilere dağıtır ve derhal Engüre’ye giden yolları bağlarlar.
Muhtar Canip,artık efe
olmuştur.Canip Efe,bu iki Yunan askerini “Değirmen Bendi”ne gelirken vurmak
ister,fakat Yunan askerinin biri,bal yiyip susadığından atından inip dereye
doğru yönelir.Su içen Yunan askerinin su içmesi beklenir.Sonrasında da Canip
Efe,bu Yunan askerini vurmayı başarırsa da atın üstünde bulunan diğer Yunan
askerini vuramaz.Her iki taraf arasında çatışma çıkar.Mavzerler ateşlenir.İki
el de Yunan askeri ateş edip karşılık verir ve kaçmayı başarır.Daha sonra Canip
Efe ve yanındakiler,derede ölen Yunan askerini sudan çıkartırlar.Ölen askerin
üzerinden külliyetli miktarda altın ve para çıkar.Canip Efe ve
yanındakiler,çıkan bu paraları bir yere gömerek kaçan diğer Yunan askerini
aramaya çıkarlar fakat akşam olduğundan takipten o an için vazgeçerler.
Ertesi gün ise Canip Efe,yanına;Şerif,İlyas
Hoca,Ali Efe,Selim Çavuş,Hatıp ve Mehmet Yörük’ü de alarak,bir gün önce
kaçırdıkları Yunan askerinin izini sürmek için takibe başlarlar.İzler takip
edilir.Nihayet bir ceviz ağacının dibinde kanlı bezler bulunur.Anlaşılan o ki
kaçan asker,bir gün önceki çatışmada yaralanmıştır.Ağaçların dipleri ve
çalıklar didik didik aranır.Sonunda kaçan yaralı asker,cizirgenlerin içinde
tüfeğine yaslanmış bir durumda bulunur.Şerif adındaki şahıs,Canib Efe’ye “Sen
taş at, kalkınca ben vururum” der.Canip Efe de “Sen vuramazsın, taşı sen at ben
vurayım”deyince Şerif,yerden bir taş alarak askere doğru atar fakat hiçbir
kımıldama olmaz.Yanına geldiklerinde ise Yunan askerinin,bir gün önceki
çatışmada yaralandığını ve kan kaybından öldüğünü anlarlar.
İşte bu olayla birlikte
Muhtar Canip,eline silahı alıp efe olur ve Yunanlılar Dağ Yöresi'nden kovulana
kadar da silahı elinden bırakmaz.(¹)
Bursa’nın düşman işgalinden
kurtuluşu sırasında Pınarbaşı semtinden Bursa’ya inen Dağ Müfrezesi(²) içinde Harmancık Akalan Köyünden
Canip Efe de bulunmaktadır.
Canip Efe,bir tabur Yunan
askerinin kırıldığı Sülye Cevizderesi Savaşına,Eşen Köyünde “Tazılı kumandan
”adı verilen Yunan kumandanı Zamanist’in öldürüldüğü baskına, Orhaneli’ye bağlı
Ağaçhisar köyündeki Kuvay-ı Seyyare Çetesi baskınına ve Çeteci Kara Bilal’in
ortadan kaldırıldığı Gebeler(Dağardı)Baskınına
da katılmıştır.
Daha sonraki yıllarda Bursa’nın kurtuluş günlerine defalarca çağrılmış fakat imkansızlıklar nedeniyle gidememiştir.Mezarı Harmancık Akalan köyündedir.
Sadettin Efe
Lakabı “Topal”olan Sadettin
Efe,Keles’in Kıranışıklar köyünden olup Handırlar Sülalesindendir.Okuma ve
yazma bilmemektedir.1930-1940’lı yıllarda çıkan bir hadise yüzünden
öldürülmüştür.Sadettin Efe,Milli Mücadele’de Yunanlılara karşı mücadele etmiş
ve Dağ Müfrezesi içerisinde yer almıştır.
SADETTİN EFE
Bursa’yı Yunan işgalinden
kurtarmak için Pınarbaşı semtinden şehre inen Dağ Müfrezesi içinde yer
almıştır.Gözü pek,alçak boylu,kuru sıkı fakat çok cesur bir efedir.Yunanlıların
Bursa üzerinden gelip Keles’i işgal ettiği dönemde,Kozağacı'nda Durak köyünde
Yunan Kumandanı ile hedefe atış yarışması yapmış ve diktiği iki mermi kovanını
da vurmuştur.
Sadettin Efe,Milli
Mücadelenin ilk dönemlerinde Yunanlılarla birlikte dolaşan Alabardalı Kabakçı
Efe’nin çetesinde yer almıştır.Kabakçı’nın,Tavşanlı-Çukurköy’de Yunan kumandanı
Zamanist ile masada kavga etmesinden ve Yunanlıların da Kabakçı için ölüm emri çıkartmalarından
sonra Kabakçı Çetesi,Yunanlılarla mücadeleye girmiş ve yörenin
savunulmasında,masum insanların korunup kollanmasında önemli faaliyetleri
olmuştur.
Sadettin
Efe,Sülye-Cevizderesi Savaşına,Eşen köyünde Yunan Kumandanı Zamanist’in
öldürüldüğü baskın ile Gebeler ve Ağaçhisar Baskınlarına katılmıştır.
Sadettin Efe’nin yanında
efe arkadaşlarından Deliceli Hıdır ve Issızörenli Deli Ethem
bulunmaktadır.Mezarı Kıranışıklar köyünde,Şahin Baba türbesinin hemen
önündedir.
Dipnotlar:
1-Ahmet Kahraman(Canip Efe’nin oğlu). 1929 doğumlu.Harmancık Akalan
Köyü. Görüşme tarihi ;Ağustos 1998,Ali
Rıza Yıldırım. 1909 doğumlu.Harmancık Akalan Köyü.Görüşme tarihi ; Ağustos
1998, Tahsin Türk(Şapçılı Şükrü
Efenin oğlu).Tavşanlı-Şapçı köyü.Görüşme tarihi; Ekim 2003
2- Dağ Müfrezesi,başta
Tavşanlı’nın Alabarda(şimdiki ismi Çamalan)Köyünden Kabakçı Salih Efe,İnegöl’ün
Edebey Köyünden İzzet Efe,Tavşanlı’nın Şapçı Köyünden Şükrü Efe,Keles’in
Kıranışıklar köyünden Sadettin Efe,yine Tavşanlı’nın Alabarda Köyünden Kara
Ahmet ve Seyis Kamil,Tavşanlı’nın Madenler Köyünden Mehmet Ali Efe ve
Harmancık’ın Harmancık Akalan Köyünden Canip Efe’den oluşmaktadır.
Ömer Faruk Dinçel
Tarih Öğretmeni/ Araştırmacı
Bursa'nın kurtuluşunda görev aldıktan sonra
Çekirge Kaplıcalarında
dinlenen Kabakçı Salih Efe ve Çeteciler
- Soldan Sağa-
Üsttekiler:
Canip Efe (Harmancık,Akalan),
Topal Sadettin Efe (Keles, Kıranışıklar),
Kara Mehmet (Tavşanlı, Alabarda),
Kel Ali Efe (Tavşanlı, Köprücük)
Alttakiler:
Kara Ahmet (Tavşanlı, Alabarda),
Kabakçı Salih Efe (Tavşanlı, Alabarda),
Çerkez İzzet Efe (İnegöl, Edebey),
Şükrü Efe (Tavşanlı, Şapçı).
Kütahya(Tavşanlı) ilçesi
sınırlarında yer alan Alabardı köyünden olan Kabakçı Salih Efe Harmancık ve
havalisinde kahramanlıkları en çok anlatılan efelerden biridir.Çok dürüst ve
mert bir efedir.Mondros mütarekesi ile silahların bırakıldığı,ordumuzun dağıtıldığı
bir dönemde Yunan ordusu ülkeyi işgal etmiş ve ecdadımızın kanlarıyla sulayıp
bize vatan olarak emanet ettikleri bu toprakları pis ayaklarıyla
kirletmişlerdir.Yunan palikaryaları Anadolu’nun içlerine doğru
ilerliyordu.Önlerinde güçlü bir ordu ve kuvvet bulunmayan bu çapulcu ordularına
karşı,vatan toprağını diğer bölgelerde olduğu gibi bu bölgede de Efeler ortaya
çıkmış ve bunlar kurdukları milis kuvvetleriyle Yunan palikaryalarına kan
kusturmuşlar.Kabakçı Efe de bunlardan biridir.Kurduğu 250-300 kişilik küçük bir
orduyla düşmanı hem oyalamış hem de büyük zayiat vermiştir.Hepsi atlı
birliklerden oluşan Kabakçı Efe ve adamları Eğrigöz Dağı civarında,Sülle
Deresinde [boğazında]büyük bir pusu kurarak bozguna uğratmışlardır. Bu
hadiseden sonra Yunan palikaryaları artık her yerde Kabakçı Efe’yi arar olmuş
ve bu nedenle yerini söylemeleri için birçok insana işkence etmişlerdir.
Yunanlılar Kabakçı’ dan intikam almak için, onun adamlarının hangi köylerden
olduğunu tespit etmeye çalışmışlar ve tespit edebildikleri köyleri de yakıp
yıkmışlardır. Kabakçı’ nın adamlarından olan Süleyman Çavuş’un köyü
Bekdemirler’i, Deli Oğlan Mehmet`in köyü Kozluca`yı,Ali Çavuşun köyü
Balantdanişmend köyünü ateşe vermişlerdir.Kabakçı Efenin diğer adamlarının
bazıları şunlardır.Karacaköyden Seyyid Ahmed,Deli Hüseyin ve
Ahmet`tir.Yunanlılar Kabakçı Efe`den o kadar bıkmışlar ki.Efe`nin adını duyunca
sinirleniyorlarmış.Rivayet şudur ki,yunan kumandanı civar köylerden birinde bir
evde yemek yiyormuş yemek sonunda önüne kabak tatlısı konmuş yunan kumandanıda
bu tatlının adını sormuş köylüler bunun kabak tatlısı olduğunu söylemişler
bunun üzerine yunan kumandanı kabak lafını duyunca adeta deliye dönmüş ve kabak
tatlısını tabağıyle birlikte tutup açık olan camdan dışarıya fırlatmış.Kabakcı
efe yunan polikaryalarının rahat rahat ilerlemesini engelliyerek vatan millete
büyük faydası olmuştur.Fakat yaptığı bunca hizmetin karşılığını arkasından
vurularak almıştır.Bu hadise halk arasında şöyle anlatılır vatan toprağı
yunandan temizlenmiş ve daha sonra cumhuriyetin ilk yıllarında efelere af
kanunu çıkmıştır.İşte bu dönemde kabakçı efe de Kütahya valiliği tarafından
merkeze çağrılmıştır.Kabakçı efe bu çağrının hayırmı şermi ?olduğunu
anlayabilmek için hanımına ahıra gidip atının hangi ayakla eşindiğini
öğrenmesini söylemiştir.Efenin çok güzel küheylan bir atı varmış.Efe eğer at
sağ ayağıyla toprağı kazmaya çalışırsa hayır sol ayağıyla kazmaya çalışırsa şer
olarak düşünürmüş.Efenin hanımı ahıra gidip üstün körü bakarak atın sağ
ayağıyla eşindiğini söyleyince efe bu haberi hayra yormuştur.(Halbuki at sol
ayağıyla eşinmiştir.)Bunun üzerine efe merkeze gitmek üzere hazırlık yapmış ve
yola çıkmıştır.Nitekim askeri bir jeep vasıtasıyla jandarmalar efeyi
Tavşanlı’dan Kütahyaya doğru götürmüşler aynı yol üzerinde kızılca ören mevkii
ne geldiklerinde efe küçük su dökmek için arabadan inip ormana doğru yöneldiği
sırada jandarmalar efe kaçıyor diyerek silahlarını ateşlemişler ve oracaıkta
efeyi vurmuşlardır.Efenin mezarı bugün Tavşanlı Kütahya arasında kızılca ören yakınlarındadır.
CANİP EFE
Canip efenin oğlu Ahmet KAHRAMAN 1929 doğumlu